İpek Yolu’nun bir durağı, Osmanlı’nın taht şehri… Tanrı’nın insana armağanı Bursa.
Britanya, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet izlerini taşıyan bu şehir;
hanlarıyla, hamamlarıyla, kültürüyle, tarihiyle, folkloruyla ve medreseleriyle bir açık hava müzesi gibidir.
Bursa; tekstil ve otomotiv sanayisinin kalbi, modern tarımın lokomotifidir.
Türkiye’nin dördüncü büyük şehri olan Bursa, bugün ne yazık ki yeşili bitirilmeye çalışılan,
kültürü, tarihi, turizmi ve tüm değerleri tehdit altında olan bir kenttir.
Yeşili, tarımsal alanları ve doğal zenginlikleri bilinçsizce harcanmış,
zaman içinde yağmalanmış bu şehir;
kendi zenginliğinin ve büyüsünün farkında olmayanların ellerinde sancı çekmektedir.
Ulaşımıyla, tarımıyla, sanayisiyle, kentlisiyle ve köylüsüyle sorunları olan Bursa;
Türkiye’nin dördüncü büyük kenti olmasına rağmen,
ne siyasi yapılanmada ne de ekonomik alanda hak ettiği payı yeterince alamamaktadır.
Ancak Bursa’da yaşayan, geleceğini Bursa’da gören, Bursa’yı seven;
kentli, köylü, genç, yaşlı, hangi görüşten olursa olsun herkesin ortak paydası “Bursa” ve “insan”dır.
Bizler, medeniyetin tüm olanaklarını kullanırken kendi kültürel değerlerimizi yıkmadan,
yağmalamadan, geçmişe saygılı ve geleceğe güven veren bir Bursa istiyoruz.
“Yaşadığım kent benimdir.”
“Bu kent için, gelecek için söyleyecek sözüm var.”
“Şimdi Bursa ve Bursalılar için bir şeyler yapma zamanı geldi.”
“Bursa için ben de varım.”
Diyorsanız,
“Ben” değil “Biz” inancıyla Bursa ülküsünü paylaşmak üzere,
Bursa tarihinde kurulan en geniş katılımlı sivil toplum derneğinde buluşalım.
